Eski yazılı kaynaklarda Zeytin ağacından ‘ilk ağaç’ diye söz edilir… Mucizeleri ise saymakla bitmez… Ölümsüzlüğün simgesi Zeytin ağacı, binyıllardır uygarlık tarihimize şahitlik ediyor. Nuh tufanında, güvercinin ağzında taşıdığı zeytin dalı yaşamı sembolize ediyor. Aynı zamanda barışın simgesinin de zeytin dalı olması sizce tesadüf mü? Tarihin sayfalarını isterseniz didik didik edin yine de ölümsüz zeytin ağacı ile ilgili tek bir olumsuz cümle bulamazsınız. Meyvesinden, yağına, yaprağına hatta çekirdeğine kadar başlı başına bir mucize olan zeytin binyıllardır bizlere şifa dağıtmaya devam ediyor. İnsanlık var olduğu sürece de devam edecek…
ÖZ VE ÖZ ANADOLULU
Zeytin ağacının günümüzde Anadolu topraklarında yetişip Akdeniz havzasına yayıldığı bilimsel çalışmalarda kanıtlanmıştır. Yani Zeytin ağacı öz ve öz Anadoluludur. Günümüze kadar Akdeniz havzasında kurulmuş uygarlıkların kültürlerinde çok önemli bir yer teşkil eder. Yunanistan ve Ege Adalarından önce Anadolu’da üretildiği ve sonrasında deniz ticaretiyle dünyaya yayıldığı en kabul gören tezlerden biridir. Hitit metinlerine bakıldığında Kilikya bölgesinde binlerce yıl önce zeytincilik ve zeytinyağı üretimi ve ticaretinin yapıldığı görülmüştür.
Zeytinin yaprağından gelen sağlık
Bilinenin aksine, zeytin ağacının yalnızca meyvesi zeytin ve zeytinyağı değil, yaprağı da şifa kaynağıdır. Sağlığa faydaları saymakla bitmiyor. Öncelikle, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, yağlanmaya bağlı bozulmuş karaciğer değerlerini normalleştirip, onarıyor. Vücudumuzun düşmanları mikropları öldürüp hastalıkları hızla tedavi ediyor. Zeytin yaprakları ne ilginçtir ki doğal antibiyotik vazifesi görüyor. Kalp-damar sistemini koruduğu gibi kanser hastalıklarına karşı güçlü bir kalkan oluşturuyor. Solunum yollarının çalışmasını düzene sokuyor. Sinir hücrelerini Alzheimer ve Parkinson hastalıklarından koruyor. E ve C vitaminlerine benzerlik göstererek kalp ve damar sağlığına koruyucu etkiler gösteriyor. Kan yağlarını ve damarlarda plakların birikimini azaltıp, kalp kasının hasarlanmasını geciktiriyor. Antioksidan içeriği ile hücrelerin genetik hasarlarını önleyerek tümör oluşumuna karşı koruyucu etki sağlıyor. Hepatit B gibi virüslere karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor.
İNSÜLİN DİRENCİNE KARŞI
İnsülin direncini düşürerek şeker hastalarının yaşam kalitesini yükseltiyor. İnsülin direnci olanların sabah akşam tarçınla birlikte zeytin yaprağı çayı tüketebilir. Yaprağında bulunan maddelerin, cildin üst katmanlarını geçerek güneş yanığına, erken yaşlanmaya ve cilt kanserine neden olan UVB ışınlarına karşı kalkan vazifesi gördüğü belirlenmiştir. Yakın bir gelecekte cilt ve güneş koruyucu kremlerin içeriğinde zeytin yaprağı görmemiz şaşırtıcı olmaz. Kanın akışını arttırır, kanın pıhtılaşmasını düzenler, kan dolaşımını rahatlatır, böylece kalp rahatsızlıklarını ve kalp krizlerini önler. Çayı, antioksidan aktiviteyi yüzde 22 artırarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Hidrojen peroksit diye bilinen DNA’ya zarar veren bileşeni yok eder. Tansiyonu düşürür ve vücuttan ödemi atar. Kan şekerinin hızla yükselmesini engeller, tokluk kan şekerini düşürür. Sinir hücrelerinin genetiksel bozukluklarını düzeltir. Erken yaşlanma ve güneşin zararlı ışınlarının vücuda verdiği zararları önler. Bunlar bilebildiklerimiz, belki de ilerleyen yıllarda başka yararları da ortaya çıkacak. Zeytin, “Ölümsüzlük Ağacı” unvanını boşuna hak etmiyor.
NUH TUFANI’NDA ZEYTİN AĞACI
İnsanların yeryüzünde iyice yoldan çıkıp kötülük tohumları ekmeye başladığını gören Tanrı insanları cezalandırmaya kara verir. Tanrı, Hz Nuh’a bir gemi inşa etmesini ve bu gemiye tufandan sonra hayatın devam etmesi içi temiz hayvanlardan biri erkek biri dişi olmak üzere ikişer, her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer ve kuşlardan dişi ve erkek olmak üzere yedişer tane canlı almasını söyler. Büyük tufanda Hz Nuh’un gemisindeki canlılardan başka bütün canlılar suların altında kalarak yok olur. Tufan durduğunda Hz Nuh, yaşamın normale dönüp dönmediğini anlamak için geminin penceresinden dışarıya bir güvercin salar. Sular çekilip hayat normale dönmediği için güvercin tekneye döner. Yedi gün sonra güvercin tekrar pencereden salındığında güvercin ağzında yeni koparılmış bir zeytin dalıyla geri döner. O zaman yeryüzünde suların çekildiği ve hayatın normale döndüğü anlaşılır. O günden sonra ağzında zeytin dalı tutan güvercin, ümidin ve barışın bütün dünyayı ve canlıları yok etmesine karşın teknedekilerden başka hayatta kalmayı başarabilen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün simgesi olur.
BARIŞIN SİMGESİ ZEYTİN DALI
Yunan mitolojisine göre, Zeus kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu verecektir. Bunun için bir yarışma açar. Denizlerin tanrısı Poseidon, Zeus’a uzak diyarlara dahi uçarak gidebilen ve savaşta yenilmeyecek bir at armağan eder. Athena ise zeytin ağacını… Yarışma çetindir. Çünkü ikisi de Zeus’a dünyanın en güzel hediyesini vermek isterler. Kuşkusuz dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek ve yenilmez savaşçı bir at mükemmel hediyedir. Ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir. Zeytin ağacının muazzamlığı karşısında başta Zeus olmak üzere tüm tanrılar, tanrıçalar büyülenmiş ve ağacın kutsallığı karşısında donakalmışlardır. Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen Poseidon bile zeytin ağacından o kadar etkilenmiştir ki, aralarındaki çekişmeye rağmen zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder. Bunun üzerine Athena zeytin ağacından bir dal kırıp Poseidon’a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık zeytin ağacının rakipsiz güzelliği karşısında yok olur. O günden sonra Athena’nın ismi Atina kentine verilir. Düşmana zeytin dalı uzatmak deyimi de neredeyse tüm dillere tam da bu mitten gelmiştir. Çünkü zeytin ağacı, düşmanınızın dahi kıyamayacağı güzellikte ve kutsallıktadır.