26 Ekim 2021 Salı günü Maden Ocağı ile ilgili ÇED hazırlığı kapsamında halkı bilgilendirme toplantısının yapılacağı, Küçükkale Köyü Kartal Dağı Koruma Platformu tarafından önemli bir açıklama yapıldı.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “İzmir-Aydın il sınırında, Tire ilçemizin sınırları içinde bulunan 850 m rakımlı zirvesiyle Küçük Menderes ovasına bakan, Kuzey yamaçlarındaki Kızılçam ormanları ve Ovanın yer altı su kaynaklarını besleyen, eteğindeki köylerin temiz hava ve oksijen deposu olan ve ilçemizin orman vasfını koruyan tek doğal alanı olarak elimizde kalan Kartal Dağı içinde açılması planlanan Mermer ocağı ve benzeri taş ocağı işletmelerinin birbiri ardına işletme ruhsat başvurusu yapmaları ve ÇED Raporu süreçlerini başlatmaları bölge halkı olarak yıllardan beri ata yadigarı topraklarını terk etmeden tarımsal üretimlerle geçimini sağlamaya çalışan bizlerde derin bir huzursuzluk ve endişe yaratmıştır. VAZGEÇİLMELİ Kartal Dağı eteklerindeki köylerin halkı olarak bizler sağlıklı yaşam hakkımızın elimizden alınarak doğal yaşam koşullarımızın kirletilmesi, tarımsal üretimlerimizde kayıplar, temiz hava ve içme sularımızın yok edilerek sağlıksız yaşama koşullarına terk edilme tehlikesiyle karşı karşıyayız bugün…
Kartal Dağının eteklerinde yer alan Halkapınar, Mehmetler, Üzümler, Küçükkale, Büyükkale, Alaylı ve Akyurt Mahallelerini de (köylerini) içine alan ve orman alanı olan 194,60 hektarlık çok geniş bir ruhsat alanında 6 adet mermer ocağı açılması girişimini köylerimizin tarih sahnesinden silinmek istenmesi olarak görüyor, binlerce insan ve yüzyıllardır birlikte yaşadığımız orman ve çeşitli canlı türleri adına bu yanlış projeden derhal vazgeçilmesini talep ediyoruz.
VAHŞİ MADENCİLİĞE KARŞIYIZ
Bizler ekonomik getirisi olan, yerinde ve usulünce çevreye, ekosisteme zarar vermeden yapılacak yatırımlara değil, doğal alanları katledercesine, insan ve diğer canlı türlerinin yaşam haklarının elinden alındığı ekolojik dengeyi alt üst edecek, iklim ve yaşam koşullarını bozacak vahşi madenciliğe karşıyız. ÇED raporunda yer alan bilgilere göre; – Proje; Emerald Taşımacılık Mad. İnş. Tur. Depo Antrepo Hizmetleri Tarım Ürünleri Organizasyon ith. İhr. San. Ve tic. Ltd. Şti. tarafından, İzmir İli, Tire İlçesi, Küçükkale ve Büyükkale Mahalleleri mevkiinde 201900043 ve 202000923 Ruhsat Numaralı Sahalarda gerçekleştirilmesi planlanan “201900043 ve 202000923 Ruhsat Numaralı Sahalarda IIB Grubu Mermer Ocağı” projesidir. – Yılda 50.000 m3/yıl Blok Mermer üretimi gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
Ocak sahasında Blok şeklinde alınabilecek Mermer zonunun üretilebilmesi için Mermer Bloğuna oranla % 90 oranında Pasa (ekonomik olarak kullanılması mümkün olmayan artık) hafriyatının oluşması zorunludur. Bu kapsamda ocakta blok mermer üretimine ek olarak % 90 oranda yaklaşık 450.000 m3/yıl (1.215.000 ton/yıl) pasa hafriyatı meydana gelecektir. – Proje alanında; Şantiye Alanı, Blok Stok Alanı, Pasa Stok Alanı (daha sonra ocak rehabilitasyonunda kullanılmak üzere en az 10 yıl boyunca saklanmak üzere ve yılda 1.215.000 ton artık hesabıyla on yılsonunda 12.150.000 -ON İKİ MİLYON TON miktarda), Geçici Atık Depo Alanı, Çökeltim Havuzu, Fosseptik Alanı yer almaktadır. – Toplam 194,60 ha.’ lık alanda 6 ocak açılacaktır.
BÖLGE YAŞANAMAZ HALE GELECEK
Görüleceği gibi gerek 6 ocakta yapılacak mermer üretim işlemi ile gerekse pasa (artık) stok alanları, çökeltim havuzları vb unsurlarca su, toprak ve benzeri kaynakların kirletilmesi ve tahrip edilmesi, üretim sırasında ortaya çıkacak gürültü ve toz (ÇED raporunda tozun önlenmesi için yolların günde 7 kez sulanacağı, üretim sırasında havaya su spreyi yapılacağı gibi hiçbir bilimsel değeri olmayan çözümler üretildiği görülmektedir) dikkate alındığında Küçükkale, Üzümler ve Büyükkale başta olmak üzere bölge yaşanamaz hale gelecektir.
BÖLGE TARIMI ÇOK OLUMSUZ ETKİLENECEK
İşletmeye açılması düşünülen ocaklar insan sağlığını ve bölge tarımını çok olumsuz etkileyecektir. Hava, su ve toprak kirlenecek, bitkiler ve ağaçlar üzerlerinde birikecek tozlar yeterli ve kaliteli meyve oluşumunu engelleyecek, azalacak verim ve artacak zirai mücadele ihtiyacı ile tarımsal üretimde (Zeytin, Zeytinyağı, İncir, Şeftali, Ceviz) ve hayvancılıkda (koyunculuk, süt inekçiliği, arıcılık) kayıplar yaşanacak ve sonuç olarak son yıllarda göç almaya başlayan bölgeden ilçe ve şehir merkezlerine göç zorunlu hale gelecek, işsizler ordusuna yenileri eklenecektir. Bunlar birer endişe değil yaşanan gerçeklerdir. Birkaç yıl önce benzeri ÇED raporu ve yöre haklına istihdam yaratma vaadi ile işletmeye açılan ve Küçükkale Köyüne 1.150 m. mesafede olan ocağın faaliyetleri sonucunda tüm bu olumsuzlar yörede yaşanmaya başlanmış ve yapılan halkın bilgilendirme toplantılarında dile getirilmiştir. Ayrıca, ÇED raporunda ruhsat sahası ve yakın çevresindeki zeytinlikler ve tarım alanları konusunda yanıltıcı bilgiler olup, ruhsat sahasında Arkeolojik Kültür varlıklarının olmadığı da yazmaktadır. Bu beyan dahi raporun saha çalışması yapılmadan hazırladığının açık bir kanıtıdır; eğer öyle olmasaydı Tire Müze Müdürlüğünün bölgede yaptıkları tespit ve tescil çalışmalarından ve Aydın Kültür varlıkları Koruma Kurulunun dağın güney yamacındaki Kültür varlıklarını 1.SİT olarak tescillediğinden haberdar olurlardı… Ayrıca saha içinde kısa bir yürüyüş dahi yapsalar dağın tamamını kaplayan kültür varlıklarının üstüne basmadan geçmeleri mümkün olmazdı.
KARTAL DAĞINDA YAŞAYAN TÜM CANLARI SAVUNMAYA VE KORUMAYA KARARLIYIZ
Ayrıca ruhsat ve ÇED alanları belirlenirken sahanın içindeki zeytinlikleri görmezden gelmek akla ve mantığa aykırıdır ve kabul edilemez bir durumdur. Çünkü ÇED alanlarının en yakın konuta 325 m olduğunu ölçenlerin, bırakınız “Zeytinciliğin Islah edilmesi ve yabanilerinin aşılattırılması” hakkındaki kanunun “Madde 20 – (Değişik: 28/2/1995-4086/5 md.) Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” hususundaki yasa maddesini bilmemeleri, en yakın konuta 325m olarak ölçülen sahada dahi binlerce zeytin ağacının varlığını görmemeleri mümkün değildir. Sonuç olarak Paris İklim Anlaşmasının TBMM de kabul edildiği, Cumhurbaşkanlığımızca “Yeşil Mutabakat” ve “Sıfır Atık” anlayışının hayata geçirildiği bugünlerde her boyutta telafisi mümkün olmayacak zararlar oluşturacak bu projenin derhal iptalini talep ediyoruz. Orman dokusunun tahribiyle birlikte Ekolojik çeşitliliğin bozulması sonucunda küresel ısınma ve iklim değişikliğinin İlk etapta birinci derecede etkilemesi kaçınılmaz olan köylerin halkı olarak, başta sağlıklı yaşam hakkımız olmak üzere Anayasa ve yasalarımızdan kaynaklanan her türlü hakkımızın sonuna kadar savunucu olmaya ve yılmadan, yorulmadan, demokratik ve evrensel hukuk kuralları içinde doğamızı, havamızı, suyumuzu, toprağımızı ve tarihi değerlerimizi, kendimizle birlikte Kartal Dağında yaşayan tüm canların yaşam haklarını da savunmaya ve korumaya kararlıyız. Kamuoyunun bilgisine saygıyla duyurulur”