En son ne zaman aynaya baktınız dediğimde, sanırım kadınların çoğu az önce, erkeklerin bir kaçı da ben hiç bakmam demeyi tercih edecektir. Oysa aynadaki yüzünü bedenini, gözünle gördüğünü beğenmek değil sevebilme kabiliyeti gerçekleştirenlere ne mutlu bence…(ikisi arasındaki nüansı anlayanlar olacaktır.)
Birini sevebilmenin en büyük ana kaynağı; insanın eksiği noksanıyla kendini sevebilmesi ve geliştirdiği aynı duygularla insanları da sevebilme yeteneğini geliştirmiş olmasından geçecektir. Hani şu insanı olduğu gibi kabul etme dediğimiz şey tam da budur. Lakin biz ne kendimizi sevmeyi becerebiliyoruz ne de insanları sevebiliyoruz. Çünkü daha eksiğimizle kendimizi kabullenmeyi becerememişiz ki! Başkalarını sevip saygı gösterelim.
Bakmayın dışarılarda atıp tutanlara bunların yüzde fazlalıkları kişisel sıkıntıları, çocukluk anıları yaralayıcı olan, bedeller ödedikleri halde yalnız kalanlar ve maalesef kendilerine yaşatılanları da “başkalarına yaşatmalıyım” düşüncesi olanlardır.
E peki toplumun çoğunun hastalığı olan bundan kurtulmak mümkün mü? Valla kişilikleri bilmem çünkü kişinin kendini geliştirmek istemesi ve önemsemesiyle ilgilidir. Bu kısım beni ilgilendirmez. Ancak aynaya bakacak yüzü olmayanlara bile naçizane fikirlerimle uygun yerde kullandıklarında onlar da memnun kalacaklardır diye düşünüyorum J
Aynalar berraklık, netlik, gerçeğin yansıması ve kendini tanımanın simgesi olmasının yanı sıra negatif enerjilerden korunmanın bir yolu olarak da birçok kültürde karşımıza çıkıyor. Mayalar ve Aztekler, yansıtıcı yüzeyleri tanrılarına kendi ışıklarını göstermek, “Gör beni” demek için kullanırken göçebe kültürlerde başkaları neşelerini çalmasın diye tercih edilirmiş. Anadolu’da muskalara gözden korunmak için ayna koyulurmuş. Hz. Muhammed’in yanından aynasını hiç eksik etmediği ve her baktığında dua ettiği de söyleniyor. Hz. Ali’den rivâyet ediliyor ki Hz. Peygamber aynaya baktığı zaman, “Hamd Allah’a mahsustur. Allah’ım, yaratılışımı güzel yarattığın gibi ahlakımı da güzelleştir” diyormuş.
Bir yandan sevgiliye hayranlık hediyesi; Ayna hediye etmek de pek çok kültürde yer alan, oldukça eski bir gelenek. Eski zamanlarda hayranlığın bir simgesi olarak kabul edilen aynaları erkekler sevgililerine hediye ederek, aynaya yansıyan kadından daha güzel birinin bulunmadığını anlatıyorlardı.
Diğer yandan Feng Shui felsefesinde başka bir manadır, Ayna; Artırmak istenilen etkilerin aktive edilmesi, sorunlu alanları tedavi edilmesi için aynalardan yararlanılırken aynanın neyi yansıttığına da dikkat etmek gerekiyor. Çünkü aynalar yansıttıkları enerjinin konusunu ikiye katlıyorlar.
Feng Shui’ye Göre Evlerde Ayna Kullanımı;
- Enerji Koridorlarda Kesintisiz Aksın Feng Shui evin girişi diyebileceğimiz koridorlarda enerjisinin çok keskin ve hızlı aktığını söyler. Bu yüzden koridora koyacağınız aynalar kesinlikle kapı girişine doğru bakmamalıdır. Kapının hemen yanında olması ise gayet uygun bulunuyor. İnce ve uzun bir ayna bu konum için ideal olacaktır.
- Salonlara Ferahlık Katın Ne tür bir dekorasyon zevkiniz olursa olsun aynaları daha geniş ya da daha aydınlık göstermek için kullanabilirsiniz. Ancak, aynanın neyi yansıtıyor olduğuna da dikkat etmelisiniz. Özellikle salonunuzdan görünen güzel bir manzara varsa “salonda ayna nereye asılmalı” diye çok düşünmenize gerek yok; aynanın bakacağı yön bu manzara olmalı. Eğer yoksa da yemek masasına bakacak bir şekilde asmanız evinizdeki bolluk ve bereketi artıracaktır.
- Yatak Odaları Önemli Feng Shui yatak odası ayna kullanımı biraz daha hassasiyet gösteriyor diyebiliriz. Yatak odalarınızda kullanacağınız aynalar yataklara bakmamalı. Özellikle başucuna asılan aynaların çiftlerin huzurunu bozacağı düşünülür. Eğer ayna kullanmanız şart ise kullandıktan sonra çekmece ya da dolaba koyabileceğiniz ya da üstünü örtebileceğini bir ayna tercih edebilirsiniz. Bunların dışında 3 bölmeden oluşan, kanatları kapanabilir aynaları kullanmanız da mümkün. Boy aynalarını ise dolap kapaklarının içlerine monte ettirebilirsiniz.
Evet, bence bari ev huzuru için bunlara dikkat etmeye çalışalım derim. Benden söylemesi…J